İlk çağlarda insanlar kendi ihtiyaçlarını ürettiler, daha sonra ihtiyaç fazlası ürettiklerini başka ihtiyaç duyduklarıyla değiştirdiler. Zamanla üretimde ihtisaslaşma başladı ve üretilenler parayla satılır hale geldi.
Ekonomi gelişerek aileden çıkıp köye, kasabaya, şehre, ülkeye sonunda da tüm dünyaya yayıldı. Ekonominin kendi dengeleri içindeki kralları ise zaman zaman değişti.
Bir süre “üreticiler” kraldı.
Ardından aracı kurumlar, toptancılar, bayiler kral olma şansını yakaladı. 1930 sanayi devrimiyle birlikte dünya globalleşmeye başladı. Ürünlerin çeşitleri arttı. Markalaşma önem kazandı. Ünlü markalar dünyanın en ücra köşelerine dahi ulaştılar. Bu yeni pazar arayışları yerli ve yabancı rakiplerin pazar içersinde yer almasına da neden oldu. Artık üreticiler dünyanın dört bir tarafında üretilen pek çok markayı daha fazla satabilmek için tüm ülkelerin pazarlarını zorlamaktalar. Şimdi üreticiler de ve aracı kurumlar da yeni kralı tanıyor ve önünde eğiliyorlar.
Yeni kral “tüketicidir”.
Yeni krala kendilerini beğendirmek isteyen markalar fiyatta, kalitede ve hizmette zorlu bir rekabet içerisine girerken doğal olarak görselliğe de çok önem veriyorlar. Krala cazip gelecek ürün ambalajlarını ve etiketlerini yaratabilmek için ise harcanan çabalar ise gerçekten dikkate değer.
Günümüzde, Konvansiyonel ve Dijital teknolojilerin de katkıları ile alımı ve insanları etkileyen, satışı tetikleyen, bireysel ve tüzel bilgilerin yüklü olduğu albenisi insan davranış bilimine uyarlanmış ambalajlar (Packaging-ler) raflarda yerini aldı.